Türk-İş Genel Lideri Ergün Atalay, sendikasının 71. kuruluş yıldönümünde açıklamalarda bulundu. Atalay, Türkiye’de personellerin sendikalaşma oranının yüzde 14 seviyesinde kaldığına, yaklaşık 16 milyon emekçiden yalnızca 2 milyon 300 bininin sendikalı olduğuna işaret etti.
Sendikalı çalışanların yaklaşık yarısının kamu çalışanlarından oluştuğunu tabir eden Atalay, sendikaların, özel dalda sendikal örgütlülüğü artırma eforlarını ağırlaştırması gerektiğini söyledi.
“SİYASETÇİLER ÖNCELİKLE KENDİ İŞYERLERİNDE SENDİKAL ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ PÜRÜZLERİ KALDIRSIN”
Sendikal örgütlenmenin önündeki her türlü mahzurun kaldırılmasını ve patron ya da bürokratik baskı olmadan sendikal örgütlenmenin sağlanabilmesini isteyen Ergün Atalay, şu sözleri kullandı:
“Tüm siyasi partilerden sendikal örgütlenme konusundaki samimiyetlerini göstermelerini bekliyoruz. Milletvekilleri ve siyasetçiler, öncelikle kendi işyerlerinde sendikal örgütlenmenin önündeki pürüzleri kaldırsın. Çalışma hayatındaki birçok sorunun temel nedeni sendikasızlık.
Daha düzgün bir çalışma hayatının, daha uygun mali ve toplumsal hakların yolu sendikalaşmadan geçer. Sendikanın olduğu yerde emek sömürüsü ve hiçbir kayıt dışılık olmaz. Sendikalı çalışan sayısı arttıkça, sendikalar güçlendikçe ülkemiz güçlenir, demokrasimiz güçlenir.”
“SOFRALARDAKİ LOKMAYI KÜÇÜLTEN BU SÜREÇ KABUL EDİLEMEZ”
Çalışma hayatının tahlil bekleyen değerli meseleleri olduğunu söyleyen Atalay, “İşçiler, işçiler, emekliler ve tüm bölümler yüksek enflasyonun olumsuz tesirlerini ağır bir formda yaşıyor. Yüksek enflasyon fiyatları eritirken, çalışanların alım gücünü kıymetli ölçüde düşürdü. Çalışanların sofrasındaki lokmayı her geçen gün küçülten bu süreç kabul edilemez. Besinden akaryakıta, elektrikten doğalgaza varıncaya kadar birçok eser ve hizmete günbegün gelen artırımlar, artık baş edilemez bir hal aldı. Fiyat artışlarının enflasyonu geriden takip etmesiyle hiçbir sıkıntıyı çözemeyiz. Çalışanların fiyat ve gelirleri ne vakit enflasyonun üzerine geçerse, satın alma gücü artışı sağlanırsa o vakit geçim sıkıntısı çözülür.” ifadelerini kullandı.
“ÇOK KAZANANDAN ÇOK, AZ KAZANANDAN AZ VERGİ ALINMALI”
Atalay, yüksek enflasyon üzere taşeron personellik ve yüksek vergi yükünün de çaba ettikleri ana bahis başlıkları olduğuna dikkati çekti. Türkiye’de, gelir vergisi ödeyenlerin çoğunluğunu ücretlilerin oluşturduğunu, gelir ve yarar üzerinden alınan verginin yaklaşık üçte ikisinin ücretliler tarafından ödendiğini söyleyen Ergün Atalay, şöyle devam etti:
“Çalışanlara uygulanan vergi sistemi adil ve hakikat değil. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı. Yapılacak düzenlemelerle fiyatlı çalışanlar üzerindeki vergi yükü hafifletilmeli. Başka taraftan, kamuda taşeron personellik sorunu devam ediyor. Personel sıhhati ve iş güvenliğinin en az önemsendiği iş yerlerinin başında tekrar taşeron şirketler geliyor. Taşeron uygulaması, güvencesizliği kalıcı hale getirdiğinden, artık ‘taşeron’ lafını ülke gündeminden çıkaralım. 100 bine yakın taşeron emekçi bir an önce Meclisten müjdeli haber bekliyor.”
News
